Diyarbakır’da 21 Ağustos günü kaybolan ve arama çalışmalarının 19’uncu gününde cansız vücudu bulunan Narin Güran’ın öldürülmesine ait yürütülen soruşturma devam ediyor.
Bu kapsamda Narin’in tutuklu amcası Salim Güran, yine sözü alınmak üzere savcılığa getirilmişti.
SALİM GÜRAN’IN SON SÖZLERİ ORTAYA ÇIKTI
Güran’a personel R.A ile ortaya çıkan mesajlaşmaları soruldu. O mesajlaşmalarda şu sözler geçiyordu:
Salim Güran: O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ilişkin bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş.
R.A.: Eee
Salim Güran: Biri yerde
R.A: Tamam şimdi bende değil, daha ölmemiş.
“NARİN’İN MEVTİ İLE ALAKASI YOK”
Güran bu mesajlaşmaların sorulmasına şu karşılığı verdi:
“Bahsetmiş olduğunuz görüşme içeriğini hatırladım. Ben bahse mevzu mısır toprağının sulamasını yaparken kullandığım trafonun elektiriğini bazen kaçak yapmak için bir alet kullanıyordum. Olay günü de o aleti R.A’ya bırakmış olduğum taş tabanından alması için aradım. Görüşme içeriği büsbütün bununla alakalıdır. Narin’in mevti ile bir alakası yoktur.”
NEVZAT BAHTİYAR’IN TABİRİ SORULDU
Salim Güran: Nevzat Bahtiyar’ın aleyhime söylemiş olduğu tüm konular palavradır. Katiyetle olay günü ben Nevzat’a seslenmedim. Ben Nevzat Bahtiyar’ı sormuş olduğunuz 15.00-16.00 saatleri ortasında katiyetle görmedim. Yalnızca saat 20.00’den sonra köyün içine meskenime gerçek ilerlerken bir kalabalığın içerisinde gördüm. Bunun haricinde katiyen söylemiş olduğu olay gerçekleşmemiştir. Bu beyanları kabul etmiyorum. Yeğenim olan Narin Güran’ı öldürerek cesedini otomobilime yükledikten sonra kendisine teslim etmedim. Ben Nevzat’a Arif’in kızını öldürmüşüm demedim. Hasebiyle aleyhime olan beyanları kabul etmiyorum.
Nevzatt Bahtiyar, jandarmaya verdiği birinci tabirde Narin’in amcası olan Salim Güran’ın cesedi yok etmesi için kendisine 200 bin lira para teklif ettiğini söylemişti.
“HAYAT BAYANLARIYLA GÖRÜŞME SAĞLADIĞIM İÇİN…”
Savcı: WhatsApp bildirilerinizi neden sildiniz?
Salim Güran: Ben hayat bayanlarıyla görüşme sağladığım ve bu konunun açığa çıkmasını istemediğim için bu kayıtları sildim diğer hedefim yoktur.
“BÖYLE BİR ŞEY MUHAKKAK YOKTUR”
– Nevzat Bahtiyar alınan sözünde Yüksel Güran ve Maşallah Güran ile aranızda bağ olabileceğini beyan etmiştir. Bu konuda diyecekleri soruldu.
Salim Güran: Böyle bir şey mutlaka yoktur.
NARİN’İN KAYBOLDUĞU GÜNÜ ANLATTI
Salim Güran’ın savcılık sorgusundaki tabiri şu formda:
“Narin’in kaybolduğu gün sabah erken kalkıp tarlaya gittim. Sabah saat kaç olduğunu hatırlayamıyorum. Tarlaya gittiğimde M.S.A, oğlu Ramazan ve iki kızı vardı. Tarlada uzatma borularını getirip boruları tarlaya serdim. Tarlaya gittikten sonra Çarıklı köyüne gittim. E.K.’yi aradım. Boruları o ayarlamıştı ve boruları arama atmıştı. Saati tam hatırlamıyorum. Fakat sabah saatleriydi. Boruları otomobil ile tarlaya getirmiştim. Boruları da tarlaya dağıttım. Boruları bıraktıktan sonra Çarıklı üst geçidinin oraya Ramazan Atasoy ile birlikte gidip sıcak ekmek alıp geri geldim. Ersin numarasını şu an hatırlamıyorum lakin telefonumda kayıtlıdır. Tarlaya geldikten sonra M.S.’nin iki kızı ve Ramazan ile birlkte tarlanın üst kısmına gittik. M.S.’de motosiklet ile geldi. Tavşentepe’nin oradaki sondaj kısmına gittik. Sondaj dediğim yer mısır tarlasının orasıdır. Burada birlikte kahvaltı yaptık. Ondan sonra tekrar birebir bireyleri getirip aşağı tarlaya getirdik. Sondaj bölgesine kahvaltı için gitmiştik. Biz kahvaltımızı orada yaparız. Çoğunlukla kahvaltıyı orada yaparız. Tarlada onlara yardım ettim. Kahvaltıdan sonra saat 08.00 – 09.00 sıralarında tarlada çalışmaya başladık. Ersin’i saat 08’den evvel aramıştım. Tarlada Ramazan ile suyu değiştirdik. Sonra babasının yanına gittik ve ona yardım ettik. Kahvaltıdan sonra boruları sermeye devam ettik. Burada işimiz bittikten sonra üst tekrar mısır tarlasına geldik.
Tam olarak saati hatırlamıyorum. Sonra oğlum Devran hariç öbür çocuklarımı alarak Diyarbakır vilayet merkezinde bulunan Bağlar ilçesindeki Sağlık Ocağı Çarşısı’na çocuklarımla gittim. Burada çocuklarıma elbise aldım. Çocuklar beğenene kadar burada kaldık. Saati hatırlamıyorum. Ancak vakit öğlenden sonraydı. Sonra tekrar köye geldik. Yolda Çarıklı’nın karşısındaki polis noktasının karşısındaki Opet’ten yakıt aldım. Yakıtı nakit ödeyerek aldım. Fiş verilip verilmediğini hatırlamıyorum. Fiş verilmişse fiş arabadadır. Sonra köye gelip çocukları meskene bıraktım. Konutta durup durmadığımı hatırlamıyorum. Hüseyin Güran’ın meskeninin kapısına geldim. Burada 5-10 dakika durduktan sonra tekrar sondajın oradaki tarlaya gittim. Oradayken elektrikçiler geldiler. Yanıma gelip amcan oğlu M.Ş. Güran burada değil bizimle gel trafosuna gidelim dediler. Ben bu şahıslarla telefonla konuşmamıştım. Direkt yanıma gelmişlerdi. O gün bu şahıslarla telefonla hiç konuşmadım. Bu şahıslar tarla komşum olan amcamın oğlu olan Mehmet Şerif Güran’ı arıyorlardı. Onun tarlasında işleri olduğunu ve kendileri ile gitmemi söyleyince ben de kendileri ile Mehmet Şerif Güran’ın tarlasına gittim. Onların arabası ile tarlaya gittik. Orada otomobil ile bir yere kadar gittik sonrasında yayın pamuk tarlasından yürüyerek gittik. Ben pamuk tarlasında yolda yürürken Mehmet Şerif’i telefonla arayıp “pamuğuna kurt girmiş” sonra tekrar arayıp “pamukta sinek var” dedim. Kendisini tarladayken bu halde birkaç sefer arayıp onunla konuştuk. Mehmet Şerif benim amcamın oğludur. Bu şahıslar trafoya çıktılar. Elektrikçi olan Hasan bir ot topluyordu. Pişirip yenilen otları topluyordu. Bana bir uzun tahta lazım dediler. Biz yeniden onlarla sondajın oraya dönüp tahta ayarladık. Sonra onlar tahta ile döndüler. Ben tarlamda kaldım ve mısırın başına gittim. Ben hiç saate bakmadım. Öğlenden sonra olmuştu bu olaylar. Ben tarlamın başına gelirken M.S. Atasoy’un iki kızını gördüm. Motosikletle kızları götürelim dediler. Ben de otomobil ile götüreyim dedim. Ramazan ve iki kız kardeşi benim otomobilime bindiler. Onları köylerine götürdüm. Köyde kapılarına gittiğimde anneleri bize soğuk su verdi. Orada küçük bir kızları vardı. Ramazan onu kucağına alıp sevdi. Ben de kızı sevdim. Sonra ben ve Ramazan Atasoy tekrardan otomobil ile tarlaya döndük.”